DİĞER
"Vermeer’in Delft Manzarası, Proust’a göre dünyanın en güzel resmidir. Hayranlık duyduğu ressam hakkında romanında sadece Swann’a Vermeer incelemesi yazdırmakla yetinmez. Ressamı ebedi kılarak, Bergotte’yi bu resmin önünde öldürmeyi seçer. Proust’la birlikte Vermeer’in şaheserine bakanlar önce bu güzelliğin içinde kaybolur, sonra o sarı duvara tutunurlar."
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
K24'te Eylül ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"İşkenceye bakmak mı, bakmamak mı gerekir? Benzer biçimde işkenceyi yazmak mı gerekir, yazmamak mı? Coetzee, Elizabeth Costello’da bu soruna yeniden döndüğünde kötülüğün anlatımında kötülüğe benzer bir şeyin içimize sızmamasının imkânsız olduğunu düşünür."
"Sanatçı, hayranı olduğu yazar Johann Wolfgang von Goethe ile adeta bir ruh eşliği kurar. Belki de bu, ikisinin de aynı acıyı çekmesiyle bağlantılıdır. 1774 yılında yayınlanan Genç Werther’in Acıları romanıyla Goethe hem kendi hem de yakın çevresindeki hüzünlü aşklara cümlelerle can verirken, Cornell 1966 yılında yaptığı Genç Werther’in Acıları kolajında aynı derin acıyı çektiğini anlatır."
“Ralf Rothmann, bireysel sorunlar ile savaş, ırkçılık, taciz, tecavüz ya da çalışma hayatının zorlukları gibi toplumsal sorunları, farklı kuşakların birbirini etkileyen hikâyeleri üzerinden tartışıyor romanlarında: ‘En zor iş, bir şeyi dünyaya getirmektir. Yok etmeyi, öldürmeyi her geri zekâlı becerir.’”
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Roman sizinle ılık bir bahar akşamında, hafiften bir meltem esintisinde, hoş bir çardakta, önünüzde yarısı eksilmiş kadehlerinizin eşliğinde, tatlı tatlı sohbet ediyor. Kimi zaman makaraları salıyorsunuz, kimi zaman hayretlere gark oluyorsunuz."
"Bir gün gelecek, daha iyi Türk-Yunan ilişkileri için eski yanlışları tekrar etmek istemeyenlerin kulak verdiği bir sesin parçası olacak bu kitap ve bu yolculukta daha iyi bir yere ulaşırsak, belki devamını da yazacağım."
"Muharrir 1932’de dünyanın halini bir ağaç mecazı üzerinden tahayyül etmektedir. Söz konusu olan, Sevgi Soysal’ın Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’nde olduğu gibi bir ağacın yıkılışıyla bir düzenin çöküşü ve yeni imkânların filizlenişi değildir; 1918’den 1932’ye kadar olan süreçte dünya bir ağaç gibi silkelenmektedir ve kalıcı olan yıkım ve yaratımın birlikteliği değil, ağacın kendisi olacaktır."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık